Hayatım Hakkında Bazı Mülahazalar Kendimden öylece uzaklaştım ki, tanınamıyorum haliyle. Alabildiğine benim aslında ama bir okadar da bir başkasıyım. Acaba gerçek benliğime mi dönüyorum, insanlardan uzak,kendime sakladığım; yoksa kayıp mı oluyorum, bilmediğim, daha önce tanıyamadığım, reddedip uzaklaştığım... Neyi arıyorum ki ben, neyi arıyorum da bulamıyorum? Olması gerektiği yerde olmadığını biliyorum ama bulamıyorum. Ne olduğunu bulamıyorum. Kafamın içindeki vurmalı çalgılar bile yoklar geride, hatırlarsın anlatmıştım daha önce. Geride bıraktıkları boşluğu görsen bir de, öyle eksiksiz bir boşluk ki. Düşüncelere bile yer kalmıyor, daha ne isteyebilirim... Güzel şeyler düşünmeme rağmen ağlamak geliyor içimden, bazen. Ama yanlış anlama, sakın beni demode aşıklarla ya da başıboş melankoliklerle karıştırma. Başka bir şey bu, başka bir veba. Kafka'yı da bu veba öldürmedi mi zaten? Verem demiş doktorlar ama ne arar. O zamanlar anlamamıştırlar bunun ne kadar büyük bir bela olduğ...
Madenci Barut! Gözlerini yakıyordu. Kendi iri vücudunu zar zor geçirebildiği bu küçük delikteki hava gitgide azalıyordu. Nefesini uzun süre tutmaya alışmıştı, artık o kadar normal bir işti ki bu onun için, heyecanını arttırmak amacıyla arada nefesini bırakıyordu. Teninin kas kıvrımlarından akan ter damlalarını silmek için hareketlendi. Sol koluna göre daha kaslı olan sağ koluyla damlaları silkti. Ya da o öyle sandı. Çünkü damlalar çoktan buharlaşmıştı. Elindeki demir kazmayla, artık çok paslanmış ve nerdeyse kullanılmayacak hale gelmişti, cebelleşmeye devam etti. Her hareketiyle bulunduğu deliğin içine yayılan barut tozu sinirlerini bozmaya başlamıştı. Saatler, günler gibi geçip gitti. Belindeki ip üç kez çekilmişti. Karanlıkta kimsenin göremeyeceği bir tebessüm yayıldı yüzüne. O yılmadan çalışmış ve gururla yarısını tamamlamıştı tünelin. Tünele, şaheserine, son bir bakış attı. Sürünerek tünelden dışarı çıktı. O ordaydı. Geyik başlı heykele yaklaştı. Dizlerinin üstüne çöktü v...
Karga diyerek genelleme yapsak da aslında çoğu mitolojide karga ve kuzgun tek bir motif olarak kullanılırlar. Çoğu durumda “ölüm”ü ve ölümün karanlık taraflarını resmetmek için kullanılsalar da bazı mitolojilerde kutsal varlıklar olarak anlatılırlar. Mitolojilerde Karga: Kelt mitolojisinde savaş tanrıçası Morrighan, çoğu zaman karga formunda yolculuk eder. Yanına iki tane daha karga alan Morrighan’ı gören insanlara Morrighan’ın onları her daim izlediğinin bilirler. -- ya da onu kızdıran birisiyle görüşmek üzere olduğunu. Bazı Gal öykülerinde, kuzgun ölülerin öbür dünyaya taşınmasını sağlar. Hatta bazı cadı ve efsunculara kuzguna dönüşme gücünü de bahşetmiştir. Yerel Amerikalılar kargaları kurnaz ve kandırıkçı bir varlık olarak görmüşler. Karganın kandırdığı insanları anlatan onlarca hikâye vardır. Bazı kabilelerin efsanelerine göre ise, Karga yaratılışla ilgili olan herşey ve ötesiyle bağdaştırılmış, insanlara ışığı getirenin karga olduğu düşünülmüştür. Bu kabilelerin bazı ...
Yorumlar
Yorum Gönder