Günümüz Sohbetleri - Bir Ömür Meram
Bir Ömür Meram
Bay P: "Bütün bu yaşamak gürültüsü içinde ruhun vazifesi o kadar azalıyor ki"
Bay A: Geriye ne bıraktığınla kalıyor sadece. Bazen bir kitap, bir çiçek veyahut bir insan. Onlar da büyüyor, filizleniyor. Böylelikle ruhun sonsuzluğa ulaşıyor.
Bayan Ö: Ya bir şey bırakamazsan. Yok olup gider misin bu karanlıkta, yoksa karanlık dedikleri şeye mi dönüşürsün?
Bay A: Az önce Oğuz'la da konuştuk bunu, ne tesadüf.
Bayan Ö: Bir çiçek bile bırakamadığını düşün.
Bay A: Seni gören bir kişi için bile bir fikir bırakmışsındır beyninin derinliklerinde.
Bayan Ö: Sandığımızdan çok yaşıyoruz. Yaşadığımız her an etkiliyoruz.
Bay A: Gerektiğinden çok yaşıyoruz. Yaşadığımız her an etkiliyoruz.
Bayan Ö: Gerektiğinden çok hayallerimizden az... Belki de hayal ettiğimiz kadar yaşıyoruz.
Bay A: Ve hep en çoğunu hayal ediyoruz.
Bayan Ö: Çünkü köpek balığı yüzmeyi bıraktığında nasıl batıyorsa biz de batıyoruz gerçek dediğimiz bu büyük yalanda.
Bay A: Aslında hiçbirimiz hak etmiyoruz. Bu yalanı yaşamayı da. Gerçek dediğimiz çukura batmayı da.
Bayan Ö: Ancak birilerinin kurtulması için birilerinin batması gerek, çukurun dibinde yükselmeli insanlık, adım adım, tek tek... Biri temiz havayı görebilsin diye diğerleri çamura bulanmalı.
Bay A: Hiçbirimiz yaşamayı bile hak etmiyorken yalandan ağlıyoruz. Çamura bulanmaktan mutsuz oluyoruz.
Bayan Ö: Hak etmiyoruz! Hak etmiyoruz işte!
Bay A: Çamura bulanmayı mı?
Bayan Ö: Çamura bulanmayı!
Bay A: Yalanda yaşamayı mı?
Bayan Ö: Yalandan yaşamayı!
Bay A: Esas yaşamayı hak etmiyoruz. Ama yine de hayat. Yaşıyoruz...
Bayan Ö: Gereğinden fazla yaşıyoruz. Bir kitap, bir çiçek, bir insan... Daha ne gerek?
Bay P: "Bütün bu yaşamak gürültüsü içinde ruhun vazifesi o kadar azalıyor ki"
Bay A: Geriye ne bıraktığınla kalıyor sadece. Bazen bir kitap, bir çiçek veyahut bir insan. Onlar da büyüyor, filizleniyor. Böylelikle ruhun sonsuzluğa ulaşıyor.
Bayan Ö: Ya bir şey bırakamazsan. Yok olup gider misin bu karanlıkta, yoksa karanlık dedikleri şeye mi dönüşürsün?
Bay A: Az önce Oğuz'la da konuştuk bunu, ne tesadüf.
Bayan Ö: Bir çiçek bile bırakamadığını düşün.
Bay A: Seni gören bir kişi için bile bir fikir bırakmışsındır beyninin derinliklerinde.
Bayan Ö: Sandığımızdan çok yaşıyoruz. Yaşadığımız her an etkiliyoruz.
Bay A: Gerektiğinden çok yaşıyoruz. Yaşadığımız her an etkiliyoruz.
Bayan Ö: Gerektiğinden çok hayallerimizden az... Belki de hayal ettiğimiz kadar yaşıyoruz.
Bay A: Ve hep en çoğunu hayal ediyoruz.
Bayan Ö: Çünkü köpek balığı yüzmeyi bıraktığında nasıl batıyorsa biz de batıyoruz gerçek dediğimiz bu büyük yalanda.
Bay A: Aslında hiçbirimiz hak etmiyoruz. Bu yalanı yaşamayı da. Gerçek dediğimiz çukura batmayı da.
Bayan Ö: Ancak birilerinin kurtulması için birilerinin batması gerek, çukurun dibinde yükselmeli insanlık, adım adım, tek tek... Biri temiz havayı görebilsin diye diğerleri çamura bulanmalı.
Bay A: Hiçbirimiz yaşamayı bile hak etmiyorken yalandan ağlıyoruz. Çamura bulanmaktan mutsuz oluyoruz.
Bayan Ö: Hak etmiyoruz! Hak etmiyoruz işte!
Bay A: Çamura bulanmayı mı?
Bayan Ö: Çamura bulanmayı!
Bay A: Yalanda yaşamayı mı?
Bayan Ö: Yalandan yaşamayı!
Bay A: Esas yaşamayı hak etmiyoruz. Ama yine de hayat. Yaşıyoruz...
Bayan Ö: Gereğinden fazla yaşıyoruz. Bir kitap, bir çiçek, bir insan... Daha ne gerek?
Yorumlar
Yorum Gönder